İmajdan Vaz Geçme Riski
Küreselleşmenin sonucu olarak rekabetin arttığı, ürünlerin yaşam sürelerinin kısaldığı ve ürünler arasındaki farklılıkların azaldığı bir ortamda müşteriler tercih yapmak, kurumlar ise başarılı olmak için ürün ya da hizmetlerde fark yaratacak ve kendilerine değer katacak bazı standartlar aramaktadırlar.
Günümüzde eğer faaliyet gösterilen pazarda müşteriler için bir değer yaratılmazsa, yapılan çalışmaların başarılı olması mümkün değildir. İşte değer ekonomisinin öneminin artmasıyla, günümüzde halkla ilişkiler çabalarının önemli hedeflerinden biri, kuruma ve hedef kitlelere değer yaratacak faaliyetlerde bulunmak olmaktadır.[1]
Toplumdan aldığını topluma geri vermek ve işletmenin faaliyetlerinde toplum yararını gözetmesi ilkelerine dayanan kurumsal sosyal sorumluluk anlayışı, işletmelerin ürettikleri ürün ve hizmetleri en iyi şartlarda pazarda tanıtmaları ve marka imajını güçlendirmeleri açısından önemli bir yere sahiptir. Rakiplerinden farklılaşmak isteyen işletmelerin marka imajlarını da farklılaştırmaları gerekmektedir. Bu açıdan bakıldığında kurumsal sosyal sorumluluk, farklılık yaratmak için geçerli bir uygulama olarak görülmektedir. Bir marka, toplumsal sorunlara getirdiği çözümler ile marka imajını geliştirebilmekte ve ürettiği ürün ve hizmetlere kattığı ek değer sayesinde benzerleri arasında fark edilebilir hale gelmekte ve daha fazla tercih edilebilir olmaktadır.[3]
İşte itibar, rekabetin gün geçtikçe arttığı, kalite ve fiyatın farklılaştırıcı faktörler olmaktan çıktığı bir ortamda farklılaşma kriteri olarak giderek önem kazanmaktadır [2] .
Tüketiciler artık ürünlerin fiziksel özelliklerinden ziyade sembolik ürün kalitesi ve duygusal tecrübelere dayanarak satın alma kararını vermektedirler. Markalaşma sürecindeyse ürünü veya hizmeti bu duygusal ve sembolik özelliklere sahip kılarak onu diğerlerinden farklılaştırmak söz konusudur [4]
Kurumsal sosyal sorumluluk perspektifiyle yürütülen sosyal pazarlama programları gerek çalışanlar ve gerekse tüketicilerin bilinçlenmelerinin sağlanması yoluyla isletmenin kurumsal marka kimliğinin ve imajının toplum gözünde değerlenmesini sağlamaktadır. Özellikle, içinde bulunduğumuz bilgi ekonomilerinde giderek daha fazla bilinçlenen ve bilgi düzeyi artan tüketici kitlelerinin sosyal sorumluluk programlarını destekleyen işletmeler lehine satın alma kararı aldıkları görülmektedir [5]
Konya Şekerspor Torku Bisiklet Takımının kapanması medyada çok yankı bulmasa da bisiklet severleri oldukça üzmüş durumda.
Konya Şeker ve Torku doğaya ve sağlığa önem veren konumlandırması ile ve yaptığı çalışmalar ile halkın sevgisini kazanmış durumda. Konya’da kurulan ve Torku’nun sponsorluğunda 2008’de profesyonel takım olma yolunda çalışmalarına başlayan Torku Konya Şekerspor, 2011’de ise ülkemizin şimdiye kadarki tek profesyonel bisiklet yarış takımı olmuş, ‘UCI Continental’ statüsündeydi. Yani Ay-Yıldızlı formayı, uluslararası arena temsil eden tek takımdı. Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’nda da dev ekipler arasındaydı. Takım üyelerinden Ahmet Örken, 2016 Rio Olimpiyat Oyunları gitme şansı yakalamıştı ve ülkemizi yol bisikletinde temsil edecekti.
Bisiklet sporu son dönemde diğer markalar tarafından da sahiplenilmeye başlandı. Bisikletin pozitif, çevreci, sağlıklı, mutlu imajlarını şirketler kendi markalarına mal etmek için uğraş içindeler. Ki diğer hiçbir markanın ya da firmanın böylesine başarılı bir bisiklet takımı yokken..
Çıkan haberlere göre maddi imkansızlıklar ve devlet desteğinin azlığı sebebi kapatma karanının dedeni olarak görülüyor.
Peki Torku markasının marka imajını böylesine başarılı şekilde destekleyen bir unsurdan vazgeçmek ne kadar doğru? Torku ürünlerinin bisküvi ve çikolata alanlarında rakibi olan ‘ETİ’ markasının ‘sarı bisiklet’ çalışmaları artarak devam ederken, hal-i hazırda başarı kazanmış bu takım ‘bisikletin üniversitesi’ olarak anılan bir takıma sahip olmak markayı bu yarışta 1-0 önde yaparken üstelik.
Torku Bisiklet takımı ile spora desteği medyatik şekilde olmasa da , -mış gibi sahtelikten uzak gerçekten ircaa ederek hak ederek bisikletçi, sporcu, sağlıklı imajını kazınmıştı.
Ortada gerçekten maddi sıkıntı ve takımın kapatılmasına neden olacak bir kriz varsa bile marka yöneticileri bu imajı daha çok sahiplenip krizi avantaja dönüştürmenin yollarını aramalıdırlar.
Kriz oluşmadan önceki safhada çevredeki değişiklikler ve iç problemlerin yorumlanmasındaki belirsizlikler, yönetimin yapması gereken davranışın yönü konusunda yöneticiler arasında hakim bir görüşün oluşmasını önler. Bu safhada en çok kullanılan yaklaşım, karar verme durumunda olanları ikna etmek ve gerginliği azaltmak için herkesin iyi bildiği veya uygun gördüğü faaliyetlere yönelmektir. Bu yaklaşım ise, işletme için değişikliğe uygun cevabın verilme ihtimalini azaltır. İşletmeler, genellikle uyum sağlamak için yanlış cevap verme eğilimindedir. Masrafları kısmak, ödemelerde kesinti yapmak, örgüt yapısını gözden geçirerek yönetimin kontrolünü artırmak gibi..
Kriz safhasında, problemler işletmeyi sosyal alanda da etkiler. Müşteriler, çalışanlar, satıcılar ve işletmeyle ilişkisi olan diğer kişi ve gruplar, bu ilişkilerini sınırlamaya veya gevşetmeye başlar. Kriz genelde firma dışındaki grupların da ilgisini çeker. Kriz öncesi dönemden basın ve diğer hedef kitleler haberdar değilken, kriz dönemi ve kriz sonrası dönemde söz konusu gruplarla iletişim çok önemlidir[6]
Haberin duyulmasından sonra Türkiye’nin birçok yerinden bisikletçi ve spor grupları Torku Bisiklet Takımına destek olmak için sürüş etkinlikleri düzenliyor. Bu gönüllü çalışmalar ile halk bir anlamda ‘bisikletçi Torku’ ya sahip çıkıyor. Bisiklet gruplarının öncelikli tepkisi olarak ortaya çıkan etkinlikler Torku katılımı ile desteklendiğinde tüketici nezlinde olumlu imajı güçlendirmeye çok müsait görünüyor.
Torku Bisiklet takımının marka imajını destekleyici güçlü bir unsur olduğunu yöneticilerin bir an önce farkına varıp kapatma kararından vazgeçmeleri ve sporseverleri hedefleyen reklam ve hakla ilişkiler çalışmalarına ağırlık vereceğini umud ediyoruz.
Kaynaklar:
[1] İTİBAR YÖNETİMİ DEĞER YARATAN BİR HALKLA İLİŞKİLER ÇALIŞMASI OLARAK İTİBAR YÖNETİMİ Yrd. Doç. Dr. Ebru Güzelcik URAL
[2] Young Davis; Building Your Conıpany's Good Name, USA:Amacom, 1996.
[3] KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUĞUN MARKA İMAJINA ETKİSİ Hilal ÖZDEMİR
4] (Van de Ven, 2008: 340).
[5] (Tığlı v.d., 2007:2).
[6] A& G BÜLTEN ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ KASIM / ıI Hitay BARAN
Kategori: Yazılar
Etiketler: bisiklet takımı, torku,, tüketici içgörüsü,, sosyalsorumlukuk,, itibar,, imaj,, bisiklet,